Açık bankacılığın hayata geçebilmesi ancak bankalar gibi güçlü inansal hizmet sağlayıcıları ile diğer hizmet sağlayıcılar arasında bir iş birliği kurularak rekabetin artırılması yolu ile mümkün. Böylece, inans sektöründe bulunan iki farklı tür hizmet sağlayıcının aynı müşteri verisine erişim sağlayarak birlikte yeni bir ürün ortaya çıkarması söz konusu olacaktır. Bu durum, özellikle Türkiye’de olduğu gibi, bankaların bankacılık hizmetlerini müşterilerine daha hızlı ve düşük maliyetle sundukları ve start- up’lara nispeten daha az alan bıraktıkları durumlarda6, sağlıklı bir rekabet ortamı yaratarak hizmet kalitesinin artmasını sağlayacaktır. Böylece müşteri ihtiyaçlarının daha yüksek oranda karşılanması ve müşteri bağlılığının artması beklenmektedir. Benzer şekilde açık bankacılık sistemi ile birlikte inansal teknoloji şirketleri gibi bankalar dışındaki hizmet sağlayıcıların müşterilerin ilk kontağı haline gelmesi mümkün. Ki böyle bir durum bankaların inansal hizmetler sektöründeki hakimiyetlerini kaybetmemek üzere yeni ve katma değer sağlayan ürün ve hizmet geliştirmelerini zorunlu kılabilecektir.
Finans sektörünün bütününü olumlu etkilemesi beklenen bu avantajın yanında müşteriler de hesap sahibi oldukları tüm bankalardan yapılacak veri akışı sayesinde kendi inansal durumlarını ve tüm hizmet çeşitlerini tek bir ekrandan görüntüleme ve ödeme işlemlerini gerçekleştirme fırsatına sahip olacaklar. Açık bankacılığın kredi alma gibi farklı inansal hizmetler açısından da geçerli olması inansal erişimi önemli oranda artıracaktır. Örneğin, Birleşik Krallık’ta henüz test aşamasında olsa da ilerleyen dönemde tüketicilere ve küçük ve orta büyüklükteki işletmelere sağlanacak krediler için de açık bankacılık kullanılabilecektir8. Üstelik açık bankacılık sisteminin en temel bileşenlerinden birisi olan veri güvenliği kuralı sayesinde, hizmet sağlayıcılar ve bankalar müşteri hakkında daha fazla veriye ulaşabilmelerine rağmen bu bilgileri yalnızca ilgili ödeme hizmetinin gerektirdiği ölçüde kullanabilecek ve böylece müşterilerin inansal durumlarına ve gerçekleştirdikleri işlemlere ilişkin bilgiler ile kullanıcı bilgileri gibi hassas ödeme verileri gizli kalmış olacaktır.
Tüm bunların yanında, COVID-19 salgını tüm dünya ülkelerinde ekonomi üzerinde olumsuz etkilerini gösterirken, açık bankacılığın inansal kaynaklara ulaşmada sağlayacağı kolaylık, inansal olumsuzlukları bertaraf edebilecek bir araç olarak da düşünülebilir. Özellikle uzaktan iletişim araçlarıyla inansal hizmetlerin yaygın olarak sunulamadığı ülkelerde açık bankacılığın etkin bir şekilde kullanılmaya başlamasıyla, müşterilerin, evlerinde kalmaya devam ederek hızlı bir şekilde kimlik tespiti yaptırması, ödemelerini gerçekleştirmesi ve hatta kredi kullanması mümkün hale geldi. Ayrıca, açık bankacılık sistemi üzerinden kişilerin inansman ihtiyacı hızlıca doğrulanabileceğinden, COVID-19 kapsamında yardım veya bağışta bulunulacak kişiler kolaylıkla tespit edilerek hükümetler veya şirketler tarafından bu kişilere yardım ve benzeri fonlama faaliyetlerinin yine buna imkan veren açık bankacılık sistemi üzerinden yapılması mümkün görülüyor. Örneğin, Birleşik Krallık’ta bu sayede COVID-19 krizinden etkilenmiş 5 milyon serbest meslek sahibine yardım yapılması planlanıyor.